Add to Technorati Favorites

26 Kasım 2008 Çarşamba

BİLMÖK ’09 27-28 Şubat, 1 Mart’ta ODTÜ’de

BİLMÖK nedir diyenlerin sorularını cevaplayarak habere bir anlam katalım. BİLMÖK açılımı itibariyle Bilgisayar Mühendisliği Öğrencileri Kongresi’dir. Organizasyonun amaçlarından bazıları; Türkiye’nin dört bir yanından ve K.K.T.C.’den bilgisayar mühendisliği bölümü öğrencilerini yılda bir kere canlı bir şekilde :) bir araya toplamak diğer zamanlarda ise bağlantı kurmalarını sağlayarak tanışmalarını, kaynaşmalarını, problemlerini konuşmalarını, sektöre geçenleri BİLMÖK mezunları adı altında etkinliğe dahil edip tecrübelerinden yararlanabilmelerini sağlamaktır. Ayrıca sektörün önde gelen firmalarıyla iş hayatı, akademisyenlerle ise okul hayatı üzerine fikir alışverişinde bulunabilmektir.
-
Organizasyonun bir sonraki sene gerçekleştirileceği üniversite etkinliğin son gününde seçimle belirlenir. Geçen sene organizasyon ekibinde olduğum ve de YTÜ’de gerçekleştirdiğimiz BİLMÖK bu sene 27-28 Şubat 1 Mart tarihlerinde ODTÜ’de gerçekleştirilecek. Her üniversiteden 3 resmi davetlinin katılacağı etkinliğe katılımcı olarak herkes davetlidir. BİLMÖK’ e katılmak için Bilgisayar Mühendisi olmanız şart değil, bizim sorunlarımızdan haberdar olmak için katılabileceğiniz gibi gerçekleştireceğimiz oturumlara ilgi duyduğunuz için de katılabilirsiniz.
-
Ne gerek var?
Teknolojinin hayatın vazgeçilmezi olmaya başladığı şu günlerde bilgisayar mühendislerinin önemi de gittikçe artmakta. Ama bu önem ihtiyaca binaen bu grafiği izliyor yani bilgisayar mühendisi önemlidir v.s. değil, bilgisayar mühendisinin yaptığı iş önemlidir ve de o hâlde bunlardan birkaç adet lazımdır.(!) Bilgisayar Mühendislerinin tek ağının bilgisayar ağı olduğu düşüncesi, hayattan bağımsız asosyal nesneler olarak görülmeye başlanması bunları bir donanım unsuru gibi adetle tasavvur etmeye sebebiyet vermiştir. Bu izlenime zaman zaman hak verdirten insanlar da çıkmakta aslında. Biz ise BİLMÖK çatısı altında, aynı problemlerle yüzleşen, yarın işe başladığında aynı sektörün birer parçası olacak bilgisayar mühendislerinin gerçek bir yaşam ağı kurmasını ve geçtikleri ortak yollardan edindikleri tecrübeleri paylaşmalarını, geçecekleri yollarda ise kendilerini nelerin beklediğini beraberce düşünmelerini, yeri geldiğinde ortak bir şekilde haklarını savunabilmelerini hedefliyoruz.
Bu şekilde, bir programcıyla bir bilgisayar mühendisinin arasında fark olacaktır.

-
Etkinlik programı son değişikliklerin ardından yakında belli olacak, belli olduğunda buradan da programa ulaşabileceksiniz ayrıca son güncellemelerinden sonra yayına girecek olan http://www.bilmok.org.tr/ sitesinden de etkinlik üzerine son haberleri alabilirsiniz

BİLMÖK’te görüşmek üzere..

23 Kasım 2008 Pazar

Bir Bilişim Etkinliği Daha Geride Kaldı..

- 19-20-21 Kasım 2008 tarihlerinde Ankara Sheraton Hotel’de gerçekleştirilen Bilişim’08 etkinliğindeydim. Sergi salonunda açılan standlardan biri de bizim durduğumuz BİLMÖK standıydı. Birkaç gün sonra BİLMÖK nedir, ne değildir, yenilir mi ve en nihayetinde BİLMÖK ’09 ’ a doğru başlıklarına girdiğim bir yazıyı zaten yayınlayacağım. Bilişim’08 bu şekilde sergi salonunda standlarıyla, 10 farklı salonda eşzamanlı birçok oturumuyla 3 gün süreyle gerçekleştirilmiş bir organizasyondu. Yazımın başından eleştiri içerikli cümleler kullanmak istemem ama etkinliğe katılmış olup, bu işin tekniğiyle yakından alakalı olan kimseler oturumların çok fazla teknik içerik taşımadığı fikrime katılacaklardır.
-
TBD’nin gerçekleştirmiş olduğu bu etkinliğin vazgeçilmezi olan CEO forum ise 2.gün saat 16:00’da başlayan ve kimsenin ayrılma gereği hissetmediği, en fazla ilgi çeken oturumdu. 25 CEO’nun katılması beklenen forum; Erkan Akdemir (Cisco), Murat Ege (Alcatel), Hakkı Eren (Servus), Yüce Erim (Software AG), Ali Rıza Ersoy (Siemens), Çiğdem Ertem (Intel), Arzu Gençoğlu (Gartner Group), Tülin Özdemir (SPSS), Ahmet Murat Hançer (Enocta), Bülent Hiçsönmez (Google), Gülhan Kalelioğlu (Oracle), Zafer Küçükateş (Vestel) Gökhan Say (Symantec), Ali Tombalak (Probil), Van Yegül (Sun Microsystems), Ekrem Yener (Turkcell), Cüneyt Türktan (Avea), Mehmet Nalbantoğlu (Koç Bilgi Grubu) isimlerinin katılımıyla gerçekleşti.

-
Forumda bu senenin teması olan “Yakınsama” üzerine düşünceler paylaşıldı. Konuşmaların Web’e geldiği noktada sözlerin web 2.0 ismi etrafında dönmesi açıkçası beni hayal kırıklığına uğrattı. Aslında beni bu yazıyı yazmada aceleci davranmaya iten sebep de bu hayal kırıklığı üzerine CEO’lara sorduğum soruya aldığım cevaplar. Ama önce forumda ne oldu biraz ona değinelim.
-
Turkcell, teknolojiyi tabi ki sim’e yakınsadı ve bunun üzerinden konuyu geliştirdi. Sim teknolojisinde artık; kişinin ne zaman nerede olduğunun ne yaptığının bilineceğine (gps’ten biraz farklı olarak), simin kredi kartı, kimlik bilgileri dahil birçok bilgiyi üzerinde tutacağına (yani Turkcell sizin bilgilerinizi bir nevi siminizde tutacak) değinildi ve ilgi çekiciydi ama ne kadar etikti bunu sorgulamak lazım. Bunu bir suçlunun bilgilerine erişim için kullanabileceğimiz gibi herhangi bir işe karışmamış insan için de kullanabiliriz ki bunun ayrımının bizim ülkemizde yapılacağına inanmıyorum. Onun dışında zaten kötü emelli birisi sim kilidini kırdığı an kullanıcının her bilgisi mecburi ortada olacak demektir.
-
Diğer ilgi çekici başlık ise tabi ki IP-TV idi. IP-TV’nin içeriğine Air-Ties’a yapacak olduğumuz teknik gezinin ardından Air-Ties’dan bahsedeceğim yazıda yer vereceğim. Genel olarak bir digiturk kutusu gibi evlerimizde yerini alacak olan IP-TV ile bilgi akışı net üzerinden olacak. Burada benim dikkatimi çeken IP-TV net üzerinden bize yayın sağlarken bizim bilgilerimizi de aynı şekilde sunucuya iletmeyecek mi? Eee bu dünyada(sanal değil, gerçek olan) her şey al gülüm ver gülüm de zaten veri akışı sistemine oturtulmuş sanal alemde(diğer bir dünya tipi) al gülüm ver gülüm olmaz mı? :) Hep özel hayatın gizliliği ilkesine kaçıyor sanki düşüncelerim ama ben bu kısma odaklanıyorum niyeyse, hukukçu kimliğimden olsa gerek :). Dolayısıyla bu da benim pek hoşlaşmadığım bir şekilde gizliliği yok ediyor. En basitinden rating ölçer gibi duruyor IP-TV.Yani izlediğimiz bir yayının ratingine, karşılıklı veri aktarımı olduğu için etki edecek gibiyiz ki benim ratingini yükseltmeden izlemek istediğim yayınlar da var. Dediğim gibi bu çok çok basit bir örnek.
-
Forum, her CEO’nun bakış açısından, şirketinin özelleştiği alanın da etkisiyle yaptığı diğer “Yakınsama” yorumlarının ardından soru-cevap kısmıyla devam etti. Konuşmalar esnasında rahatsız olduğum web 2.0 söylemine bir soru olarak değindim. Sorum şöyleydi; “Teknolojinin merkezi dediğimiz silikon vadisinde artık web 2.0 projelerine değer verilmezken ve de web 3.0 projeleri değer kazanırken, Emre Sokullu’nun da aralarında bulunduğu birkaç mühendis semantik Web’e doğru gittiğimiz şu günlerde semantik arama motorunu geliştirirken ve web 3.0 üzerine etkinlikler, paneller düzenlenirken bilişim dünyasının bir araya geldiği bu etkinlikte bizim hâlâ web 2.0 üzerine konuşuyor olmamız, web 3.0’a hiç değinmememiz bizi bilişimin bir adım gerisinde bırakmıyor mu?”. Cevaplar ise beni daha fazla hayal kırıklığına uğrattı, şimdi cevapları isim vermeden aktarmak ve o zaman olayı sohbete çevirmemek için cevaplar üzerine söylemediğim şeyleri burada yazmak istiyorum.
-

Bir CEO’ muz ayağımızda pranga yok geldiğinde ona da geçeriz dedi. Oysa Web 3.0 bir program değildir. Windows 7 çıktı hadi geçelim der gibi Web 3.0’a geçilmez, ki zaten Web 3.0 geçilecek bir şey değil üzerine proje üretilecek bir şeydir. Bir akımın, yeniliğin adıdır. Web 3.0 üzerine kafa patlatmayan bizlerin Web 3.0’a geçişi , öncesinden örnek verecek olursak Youtube’un Türkçe versiyonunu yapıp, Youtube’a engel koymakla olur. Projeyi Türkçe’ye yamarız ve de üstüne yatarız ne olmasa ayağımızda pranga yok.
-

Diğer bir CEO ise bizim bir şeylere sonradan geçmemiz aslında neyin iyi olduğunu, tuttuğunu görmemizi sağlıyor dedi.Yani önden gidenlerin yaptıkları yanlışları yapmıyoruz demek istedi sanırım. Ama bu ev elektroniği değil önden gidenlerin yaptığı doğruları da artık biz yapamıyoruz, kendi markamızı basıp dağıtamıyoruz, ancak önden giden biz olduğumuzda projemiz emsalsiz olabilir. Öte yandan bir CEO bile bir işte önden birilerinin gitmesini bekliyorsa kimdir bu girişimci, demek geçiyor içimden.

-
Buradan sonra siyasetçi(!) bir CEO’ muz birkaç cümleyle soruyu ört-bas etti :) Ben de kariyerimi daha fazla sıkıntıya sokmadan yazımı sonlandırayım :)…

16 Kasım 2008 Pazar

Bilişim Günleri '08 in Ardından

Yıldız Teknik Üniversitesi Bilişim Kulübü olarak uzun yıllardır öğrencileri ve IT sektörünün öncü firmalarını bir araya getirip bunlar arasında iş ve staj bulma açısından köprü vazifesi görüyoruz.Çeşitli eğitim ve teknik geziler yaparak teknik ve sosyal açıdan öğrencilerin gelişimine katkıda bulunuyoruz.Artık yaşamın her anında ihtiyaç duyulmaya başlanan bilişim ve teknolojinin mimarı olmaya aday öğrencileri bilinçlendirip daha iyi yarınlar için hazırlamaya çaba sarf ediyoruz.Yıldız Teknik Üniversitesi Bilişim Kulübü olarak bu yılki ilk büyük etkinliğimiz olan 8.Bilişim Günleri’ni 12-13-14 Kasım 2008 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryum Salonunda gerçekleştirdik. Etkinliğe sektörün önde gelen firmalarının ve üniversite öğrencilerinin yanında bu sektörde kariyer yapmayı düşünen lise öğrencilerinin de yoğun katılımı vardı.

Etkinliğin ilk günü Turkcell’den Vadi DİPÇİN’in ‘Mobil Dünya’da Bizi Neler Bekliyor’ oturumuyla başlayıp Turkcell Teknoloji’den Verda EMİROĞLU’nun ‘Geleceğe Yön Verenlerden Olma’ oturumuyla devam etti. Öğleden sonraki oturumlar Bilginç IT Academi’nin Oracle oturumuyla başladı. Daha sonrasında ise Daron YÖNDEM Silverlight 2.0 ve WPF oturumları ile etkinliğin yarısını ( :P ) kapattı. Bir insan bu kadar mı enerjik olur ve hiç sıkılmadan durmadan sürekli bir yerlere koşturup birşeyler anlatır. gerçekten takdir ediyorum hocam sizi..:)

2.günümüz “Üniversite Okurken Kendi İnternet Şirketini Nasıl Kurarsın?” teması kapsamında Burak BÜYÜKDEMİR – etohum.com *Aydonat ATASEVER – cimri.com *Ekim KAYA – botego.com *Alemşah ÖZTÜRK – 41-29 *Kudret ÇUREY – alisverissaati.com ve *Murat BUYURGAN’ın – kurumsalhaberler.com katılımıyla gerçekleştirilen ama arkadaşların
etohum oturumu diye adlandırdıkları oturumla başladı :) O sıralar bendeniz Devre Teorisi sınavında yok efendim süper pozisyon yok thevenin, norton, alexander akımus devretus diye beyin fırtınası yaptığımdan oturumda yer alamadım. Başka yerlerde katılmaya fırsat bulamıyorum derken kendi dibimde de katılamadım bu oturuma.Bu arada Devre Teorisi hocama o kadar ısrar etmeme rağmen sınavı etkinliğin 2.gününe ve günün de tam ortasına koyduğu için ne desem bilemiyorum, bu keyfi bir durum demişti evet keyfi, Ağustos ayının başından beri hazırlığıyla ilgilendiğim bir organizasyona ki ilginçtir o tarihte bu ders hayatımda bile yoktu :), katılım bu sınav sayesinde düştü ama yine de iyiydi.. Diğer oturumsa “yeni teknolojiler” diye isimlendirdiğimiz ama genel olarak bilişim üzerine sohbet havasında geçen çok değer verdiğim PC Magazine Haber Müdürü Cem Sünbül ve Oyun Editörü Murat Oktay’ın katılımlarıyla gerçekleşti . Gerçekten çok zevkli bir oturumdu birkaç saat daha dinleyebilirdim :) Bu oturumda kendi kendime acaba eski günler mi daha güzeldi diye sordum. Lise-1 zamanları olsa gerek belki az daha sonrasıdır, televizyonda Slikon Vadisi’nde donanım tanıtımlarını izliyorum, genel olarak Ecevit Bıktım’ın yer aldığı bölümde Cem Sünbül’ü görmüştüm. O sıralar donanımla ilgilenmeye başlayalı 4 yıl olmuştu yani 5.sınıfta girdim bu dünyaya :), programı izlerken keşke ben de şöyle çıksam tanıtsam donanımları demiştim, bir gün de tanışabilsem Bıktım’la Sünbül’le demiştim. Ben de tanıtsam lafımın üstüne zaten blogumun konusunu donanım tanıtımına çevirmiştim ve ilk olarak sanırım Antec Phantom fansız güç kaynağını tanıtmıştım :). Şimdi Cem Sünbül’ü karşımda görünce acaba o zamanlar görme isteğinin heyecanı, çocukluk falan daha kımıl kımıl mıydı diye sordum kendime! :) Sektörün git gide içine girerken işlemci diyince sanki öylesine bir şeyden bahseder gibi hissediyorum kendimi, ilk günlerdeki heyecanı arar gibiyim. Blogda yazıyoruz diye çok fazla blog havasında girmeyelim. PC Magazine oturumundan sonra Gigabyte’ın Pc toplama eğitimine yer verdik ve de etkinliğin dışardan da katılım almasını amaçladığımız bu oturum hedefine ulaştı. Bazı liselerin özel olarak gelmesi beni çok sevindirdi. Etkinliğimizin 2.günü Pardus oturumlarıyla noktalandı. Ozgurlukicin.com ekibi Pardus 2008.1, Pardusla yazılım geliştirme ve topluluk süreçlerine değindikleri oturumlar ile uzun bir süre bizle beraber oldular. Gerçekten oditoryum kapanmasa son dinleyiciye kadar konuşacaklardı :). Hepsine teşekkür ediyorum.

3.günümüz Crea Akademi Ericsson’un oturumuyla başladı. 2 gün boyunca yaptığım o kadar çekilişte kendi numaramı görmemiştim ama 3.gün sabahında bilgisayarda son numaraya göre programımı derleyip enter’a basmak üzere konuşmacılardan birini davet ettikten sonra enter’a basıldığında 13ü görmek garip oldu. Mikrofona yönelip önce 13 diyip sonra aa 13 benim demek daha garipti ve de telefonu aldığımda katılımcıların salonu boşaltmıyor olması daha daha garipti :). Bir an için sanırım şaka zannediyorlar diye düşündüm. Etkinliğimizin son günü Yahoo’dan Volkan BİÇER’in Developer Network oturumuyla devam etti. Ardından YTÜ Bilişim Kulübü olarak bizim de yer aldığımız Bilişim Platformu’nun oturumu vardı, ilerleyen gönlerde Bilişim Platformu üzerine daha fazla şeyler yazmayı planlıyorum zaten.

Cuma günü kapanışımızı Penguen’den Alpay ERDEM’in Stand-Up gösterisiyle yaptık ve de değişik bir kapanış oldu. Umarım bundan sonra da Bilişim Günleri'ni tadına tat katarak daha iyi bir şekilde gerçekleştirebiliriz.